Akyazı Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar
Akyazı Mutlu Sonlu Masöz
Cinder birden fark etti ki on bir yaşından öncesine dair hiçbir anısının olmamasının sebebi buydu. Önceden düşündüğü benzer biçimde, cerrahlar kontrol panelini takarken beyninin hasar görmesi yüzünden değil ama aslına bakarsan herhangi bir anı biriktirecek kadar bilinci açık yaşamadığı için. Acaba kendini yeterince zorlarsa, koma hâlinden önceki seneler Akyazı Mutlu Sonlu Masöz hakkında herhangi bir şey hatırlamayı başarabilir miydi? Belki bebekliğinden kalma bir anı? Ve o anda, Cinder’ın aklına sürekli gördüğü şu rüya geldi; koz kömürden bir yatak, tenini saran alevler… Ve Cinder fark etti ki bu basit bir kâbustan fazlasıydı. “Ekran açılsın.”
Thorne’un komutuyla birlikte, ameliyat masasının yanındaki iki ekran da açıldı. Soldaki ekrandan dışarı yansıyan bir hologram, birinin omuzlardan yukarısını gösteriyor, hayaletimsi imge titreşerek kendi çevreında dönüyordu. Hologramın kendisine ilişik olduğunu düşünen Cinder’ın kalbi hızla çarpmaya başladı ama sonra ikinci ekrandaki açıklama notunu gördü. Cinder holograma yaklaştı. Hologramdaki omuzlar dar ve kadınsıydı ama çenenin üstünde kalan bölüm görünmüyordu. “Biyoelektrikten korunma kalkanı nedir?”
Akyazı Mutlu Sonlu Masöz
Hologram kızdan uzaklaşıp kafatasının derhal altında, omurga üstünde siyah bir nokta belirirken, Cinder eliyle işaret etti. “İşte bu. Büyürken Aycı yeteneğimi şuursizce kullanmamam için, bunlardan bana da bir tane takılmış. Bu aygıt bir Dünyalıyı Aycılar tarafından beyni yıkanılamaz hâle getiriyor. Michelle Benoit’nın prenses hakkında bildikleri var ise, Ayaların eline düşme ihtimaline karşın beyin yıkamasına karşı korunmalı olması gerekliydi.” “Ayaların çılgınlıklarına karşı bir teknoloji geliştirilmişse, niçin bu aygıt hepimize takılmadı?”
Cinder’ı bir hüzün aldı. Biyoelektrikten korunma kalkanı üvey babası tarafından geliştirilmişti ve Linh Garan kendi icadının, prototip aşamasının ötesine geçtiğini bile göremeden önce vebadan dolayı hayatını kaybetmişti. Cinder onunla çok az süre geçirmesine karşın, üvey babasının hayata çok erken veda etmiş olduğu hissini üstünden asla atamamıştı. Linh Garan vebadan kurtulsaydı, sadece kendisi için değil fakat Pearl ve Peony için de her şey kim bilir ne kadar farklı olurdu. Cinder düşünmekten yorulmuş bir hâlde iç geçirdi ve kısaca, “Nedenini bilemiyorum,” dedi.
Thorne bir homurtu sesi çıkardı. “Her her neyse, aramış olduğumız kanıt bu işte, değil mi? Prenses gerçekten de buradaymış.” Cinder gözlerini yine oda içinde gezdirdi ve dikkati bu sefer mekanik aletlerin durduğu masaya gitti. Onu bir sayborga dönüştüren aletlere. Thorne ya bu tarz şeylerin farkına varmamış ya da ne için kullanıldıklarını hemen hemen tahmin edememiş olmalıydı. Cinder’ın itirafı dilinin ucuna kadar geldi. Belki de Thorne’un her şeyi bilmeye hakkı vardı. Cinder yolculuğuna onunla devam edecekse, Thorne kime birlikte rol aldığini bilmeli, Cinder’ın onu içine soktuğu gerçek tehlikenin bilincinde olmalıydı.
Son yorumlar