Akyazı Masaj Salonu Hizmeti Ebru
Akyazı Masaj Salonu
“Geliyor musun?”
Bunun üzerine öteki çocuklar, oradan derhal uzaklaşmak
istediklerini unutuverdiler; bu iki kişiliğin karanlıkta tekrar
çarpışmasını görmek için geri döndüler. Jack’ın sordurulmuş olduğu tek
sual, öylesine yerinde, öylesine acı ve öylesine etkili bir
biçimde meydan okuyordu ki, bunu tekrar sormaya gerek
kalmamıştı. Barınaklara döneceğini, lagünün durgun ve arkadaş
sularına kavuşacağını düşünen Ralph, sinirlerinin gevşediği,
gerginliğinin azaldığı aniden, ansızın karşılaşmıştı bu
soruyla.
“Bana gore hava hoş.”
Ralph, sesinin basit bir şey söylercesine soğukkanlı
oluşuna kendi de şaştı. Jack’ın acı meydan okuyuşu, nötrkalıvermişti böylece.
“Eğer sen de istiyorsan, normal olarak.”
Jack, bir adım attı:
“Peki öyleyse…”
Sessiz çocukların bakışları altında, ikisi yan yana dağa
doğru yöneldiler.
Ralph durdu:
Akyazı Masaj Salonu
“Aptallık ediyoruz. Niçin yalnız iki kişi gidiyor oraya? Bir
şeyle karşılaşırsak, iki fert yetmez ki…”
Çocukların koşarak uzaklaştıklarını duydular. Herkes
kaçarken, karanlık bir biçimin onlara doğru yaklaştığını
görünce şaştılar.
“Roger?”
“Evet.”
“Öyleyse üç kişiyiz artık.”
Dağın yamacına tırmanmaya başladılar gene. Sular gibi
karanlık akıyordu çevrelerinde. Hiçbir şey söylemeyen Jack
tıkanır şeklinde oldu, öksürdü. Ansızın esen bir yel, onları aksırtıp
tıksırttı. Ralph’ın gözleri yaşla doldu:
“Kül bu. Yanan yerin kenarındayız.”
Çocukların adımları ve bazen esen rüzgâr, tozu
ayaklandırıyordu. Yeniden durup öksürmek zorunda kalın,
düşünmeye vakit bulan Ralph’ın aklına, ne denli aptalca
davrandıkları geldi. Eğer bir canavar yoksa –bir canavarın
olmadığı konusunda kuşkusu yoktu neredeyse– her şey
yolundaydı o vakit. Ama eğer dağın tepesinde onları
bekleyen bir şey varsa, ellerinde değnekler, karanlıkta
bocalayan üç çocuk ne işe yarardı?
“Aptallık ediyoruz.”
Karanlıktan bir ses geldi:
“Soluğun mu tükendi?”
Ralph, sinirli sinirli kıpırdadı. Bütün bunlar Jack’ın
kabahatiydi:
“elbette. Ama gene de söylüyorum aptallık ettiğimizi.”
Ses, acı bir alayla konuştu:
“Sen gitmek istemiyorsan, ben tek başıma giderim.”
Ralph, Jack’ın sesindeki alayı sezdi; kin duydu Jack’a karşı;
gözlerini yakan küller, bitkinlik, korku, Ralph’ı öfkeden
kudurtuyordu:
“Öyleyse git bakalım. Biz burada bekleriz.”
Bir sessizlik oldu.
“niçin gitmiyorsun? Korkuyor musun yoksa?”
Karanlıkta bir leke gibi görünen Jack, yanlarından koptu,
uzaklaşmaya başladı.
“Peki. Hoşça kalın.”
Son yorumlar